Sunday, October 13, 2013

KoLiK


Jansetcik 17 günlükken acı ağlamasıyla tanıştık. Başta sebebini anlamadık. Canı acıyor sandık. Bir yerine bir şey mi oldu acaba diye her yerine baktık, çocuğu yatırdık, kaldırdık… kulağı mı acıyor ateşi mi var derken bulamadık neden ağladığını. Akşama doğru başlayan bu ağlama, bir krize döndü. Janset ağladıkça ısındı. Kafası terledi. Yüzü kırmızı oldu. Ağlamaktan nefes alışı da etkilendi. Ve o kriz saatlerce geçmedi. Gece yarısıydı, ağlaması kesildi ve uyudu. O günden sonraki her günümüz böyle geçti. Akşam saatlerinde başlayan düzenli ağlama krizlerimiz vardı artık. Saat 5 gibi hafiften başlayan mızık mızık ağlama, saat 7’de tam bir krize dönüyordu ve gece 12-1-2’den önce geçmiyordu. O saate kadar Janset’i kucağımızda koridorda gezdirerek, mekân değiştirip oyalayarak (oyalanmıyordu ama yine de denemekten vazgeçmedik), hoplatıp zıplatarak (bu işe yarıyordu) sakinleştiriyorduk. En son uyutmak için ayağımızda sallıyorduk (bazı günler 1 saat, bazı günler 3 saat-hiç kolay değil, insanın baldırları kas yapıyor). O uyuduğunda sanki savaştan çıkmış gibi oluyorduk. Sabaha kadar deliksiz uyuyordu. Bu savaş onun minicik bedeni için çok yorucu olmalı. Gece 2 saatte bir içmesi gereken sütü uykusunun arasında alıp uyumaya devam ediyordu Jansetcik. Ertesi sabah kalktığında, neşeli, bıcır bıcır bir kız oluyordu. Uykusunu almış, enerjisini toplamış, ve bir önceki geceyi unutmuş bir bebek oluyordu. Gülüyordu, neşe saçıyordu. Onun o neşesi, bize de yorgunluğumuzu unutturuyordu. Sabah saatleri çok mutlu geçerken, öğlen saatlerinde nötürleşiyor, akşama doğru tekrar mızmızlıklar başlıyordu. Bir süre her günümüz bu düzende geçti. Önce gaz sancısı diye düşündük. Sonra reflüsü olduğu ortaya çıkınca bu ağlamaları ona bağladık. İkisi için de çözümleri uyguladık, Janset hâlâ ağlıyordu. Kolik mi dedik. Doğru cevap: Janset’in hem gazı vardı, hem reflüsü, hem de koliği. Hepsinin etkilerini azaltmak için uğraştık. Yaptıklarımız genel olarak işe yaradı.

 Gaz Sancıları için:

  • Öncelikle ben yediklerime çok dikkat ettim. İlk 3 ay boyunca kesinlikle bakliyat tüketmedim. Sadece fasulye ve nohut değil, mercimek vb de tüketmedim. 
  • Süt yapıcı özelliği ile bilinen bulgur gaz yaptığı için bulgur da yemedim. Çoğu yerde yazmaz, ama bir çok arkadaşım da aynı tecrübeyi aktarmıştı. Gerçekten gaz yapıyor. 
  • Gaz yapan sebzeleri de yemedim. Başta kerevizden uzak durdum. Yeşillikleri (marul vb) tüketmedim. Salatalık yemedim. Yeşilliklerden dereotu yedim, çünkü onun süt yapımına çok etkisi var. 
  • Bunların dışında zaten çok az yiyecek kalıyor. Et tavuk kabak gibi 3-5 yemeğe kalıyor insan. Onlara da kimyon döktüm. Kimyon da gazı azaltıyor. 
  • Süt hiç içmedim. Süt ürünlerini kısıtlı aldım. Yoğurt ve peynir yedim. Ama dışarıda sütlü tatlı yemedim (yemedim diyorum ama bir kere denemişliğim var. Acı bir tecrübeydi, doktorumuz sütlü tatlı teşhisi ile nokta atış yaptı.) 
  • Günde 2-3 bardak rezene-papatya çayı içtim. Papatya çayı sadece gaz için, ve günde bir bardaktan fazla içilemiyor. Rezenenin gaza etkisi daha az, ama birkaç bardak içilebiliyor. Sütü de arttırdığı için bolca içmekte fayda var. Aktarlarda satılan karışık çaylar da gazı azaltıyor. 


Buraya kadar benim beslenmemle ilgili noktaları yazdım. Şimdi Janset’le ilgili neler yaptık onları anlatayım:

  • Öncelikle Jansetin sırtına pıt pıt vurarak gaz çıkardık. Ama bu reflü için meğer kötü bir hareketmiş. Reflüyü tetiklermiş. Bunu öğrendikten sonra vurmak yerine yukarıya doğru hareketlerle sırtını sıvazlamaya başladık. Bebekte reflü yoksa vurun gitsin J midedeki kabarcıklar, o vurmalar ile yer değiştirirmiş, ve bir ara midenin borusuna denk gelip oradan çıkarmış. Sallamak lazım yani. 
  • Biogaia. Mucize ilaç. İçerken insan faydasını görmüyor, Janset düzenli olarak bunu içerken “e hâlâ gazı var, bu ilaç bir işe yaramıyor” diyordum. Ama içmediği günlerde etkisini görünce fikrimi değiştirdim. İçmiyorken daha büyük krizle yaşadık. İşe yarıyormuş, hakkını yemişim. 
  • Gaz ilaçları bizde işe yaramadı. Sab-simplex, metsil, bir ilaç daha vardı adını unuttum. Hepsini düzenli kullandık denedik. Hiçbiri işe yaramadı. Bu, bebekten bebeğe değişiyor galiba, başka bebeklerde işe yarıyor olabilir. Biz bıraktık. 
  • Jansetin kafasını mümkün olduğu kadar yukarıda tuttum. Yatarken gaz çıkaramıyorlar. Ama dikken ağzından pıt pıt çıkıveriyor. Gaz probleminin üçüncü ayda geçmesinin sebebi de bu; çocuk dik durmaya başlıyor ve gazını çıkarabildiği için sancıları geçiyor. 
  • Doktorumun sekreterinin bir önerisi vardı, iki çocuğu olmuş, denediği yöntemlerin arasında en çok bu başarılı olmuş: acı elma yağı ile bebeğin topuklarına masaj yapmak. Denedik, gerçekten işe yarıyor. Günde iki kere topuklarına birer damla ile masaj yaptım. Çok kötü kokuyor, elimden zor çıkıyordu. Ama 3 ay o kokuya dayandık, yapacak bir şey yok. Acı elma yağını bulmak zor, adaçayı yağı diye de geçiyor. Ben eczaneden aldım. 
  • Bacaklarından tutarak bisiklet hareketi yaptırdık. Biraz bastırınca da gazını çıkarabiliyor. Çok faydalı bir hareket. 
  • Yüz üstü yatırdık. Tabii ki gözetim altında! Sonuçta nefes alamama ve boğulma riski var. Bunu yapmamak için uzun süre direndim. Bir gün yüz üstü yattığında gazını daha rahat çıkardığını fark ettim. Diğer günler de öyle yatırdım, ve sancılarda azalma oldu. O uyurken hep yanında bekledim. 
  • 1 saatten daha kısa aralıkla süt vermedim. Doğru duydunuz, vermedim. Çünkü bebeğin emdiği süt 1 saatte sindirilirmiş ve mideyi terk edermiş. Eğer o sindirilmeden tekrar süt içerse, midesinde sindirilmiş süt ile sindirilmemiş süt karışırmış ve gaz yaparmış. Bunu Dr. İbrahim Saraçoğlu’nun bir yazısında okumuştum. “az da olsa emsin” diye sık sık meme verenler, burada hata yapıyorlar. 
  • Bence en önemlisi: hep kucağımızda tuttuk. Çünkü canı acıyor, ve korkuyor. Sığınacak sıcak bir yer arıyor. Hem karnını da sıcak tutmuş oluyor. Zaten kucağa ilk 3 ay alışmazmış. Alışmadı da. 


Bu kadar şeyin hepsini birden yaptık. Hepsinin biraz etkisi var. Ne kadar azalsa, çocuğun canı ne kadar az acısa kârdır. Gaz, gerçekten can yakan bir şey. Çocuk ellerini yumruk yapmakta, kızarmakta, ve boğazı tahriş olana kadar bağırmakta haklı.

….beşiğinde tıngııır mıngır sallanır iken… bu savaşımız Janset 2 ay 3 haftalıkken birden geçti. Bir günde! Çok ilginç. Azala azala değil, bir günde bitti gitti. Yorulmuştuk. 3 aylık olunca biteceğini biliyordum; bizimkinin bir hafta erken bitmesi güzel bir sürpriz oldu. Şimdi ne oldu: Janset kucağa alışmadı. 4 aylıkken zaten kucakta durmak istemiyor, dışarı izlemek istiyor, öne döndürün beni diyor, kendini ittiriyor. İyi ki o dönemde kucağımda taşımışım. Bio-gaia ilacını 6 aylık olana kadar kullandık. Miktarı azalttık sadece. Geri kalan şeyleri bıraktık ama. Papatya çayı, acı elma yağı (ııyyy ne kötü kokuydu o öyle), kimyon… normal hayata döndük yaşasın :) 


Gazı çözdük; reflü için ne yaptık? 

Doktorumuz (Dr. Levent Akgüngör @TOBB ETÜ), Janset’in reflüsünün ileri seviye olmadığını söyledi. İleri vakalarda çocuk muayene olurken bile 3-4 kez kusuyormuş. Kilo alımında sıkıntı olurmuş. Bunları duyunca “aman bizimki de bir şey değilmiş” dedik. Bazı basit önlemleri anlattı. Ben (araştırmacı kişilik) zaten internetten okuyup hepsini uyguluyordum :) Bir de ilaç önerdi. Reflü olmasının sebebi midenin tepesinde duran bir kasın gelişmemiş olmasıymış. Kas normalde mideden yukarı kaçışı engellemek için daralırmış (tek yönlü valf gibi anladım-akışkan dersler hayatta ne işimize yarayacak diyenler, alın size:) ). Kasın hızlıca gelişmesi ve daralması için bir şurup aldık. Bu şurup, Janset’e hiç iyi gelmedi! Kızcağızın resmen canı yandı. Yan etkilerde yazıyor zaten. Hatta bulantı, sersemlik, uykusuzluk hâli de yazıyor. Sanırım Janset her birini biraz gösterdi. Daha çok ağladı :( ilacı kestik. 6-7 aylıkken reflü biraz daha düzeldi ama tam geçmedi. Ben bu yazıyı yazarken Janset 9 aylık, ve hâlâ reflü önlemleri hayatımızda. 

Neler yaptığımıza gelince: 

  • Reflü için yapılanlar, gazı tetikliyor; gaz için yapılanlar da reflüyü tetikliyor. Çok dikkatli olmak lazım. Örneğin gaz için sırtına pıt pıt vurulurken bu sarsıntı reflüyü azdırıyor. Bunu öğrendikten sonra sırtına vurmaları kestik. Öte yandan reflü için az ve sık emzirin derler. Mide çok dolunca çocuk kusarmış ve bu, oradaki kasların hep bu yönde çalışmasını sağlarmış (halk deyimiyle “yer yapar”mış). Bu da gazı azdırıyor. Midede sindirilmiş ve sindirilmemiş sütün karışması ile gaz artıyor. Ben bunu yapmadım. Ortalama bir yol buldum kendimce, tamam bir sefer de çok da mideyi doldurmasın dedim ve acıkmasa bile 2 saatte bir emzirdim. Yaaani bir bebekte hem gaz hem reflü varsa, iş zor. 
  • Yatağını eğimli kullandık. Bunu, altına yastık koyarak yapmadık. Bence bu sakıncalı bir yöntem. Hem eğim sabit olmuyor, hem yatak ağırlaşıyor, hem de bebek için muhtemelen rahatsız bir durumdur. Yastıkla yapılan eğimler genelde bebeğin belinden yukarısına eğim veriyor. Biz yatağın tümüne eğim verdik. Bizim park yatağımız vardı. Ara kat var, file gibi bir şey takılıyor, yatağı o taşıyor. Filenin baş tarafındaki saplarını kısalttık, yatak eğimli olmuş oldu. Daha sonra en alt katı kullanırken yatağın altına bir sunta kestirdik. O suntanın baş tarafını yukarıda tuttuk (altına destek koyarak). Janset hep eğimli ama aynı zamanda düz yatakta yattı. Seyahatlerde yapamadık tabi. Ama çok sorun olmadı. 
  • Bence en önemlisi: altını değiştirirken, asla bacaklarını yukarıya kaldırmadım. Altına bezi koymak için bebeği sağa-sola yatırarak bezi ittirdim. Bacaklarını kaldırmak, midesine baskı yapıyor.
  • Emzirirken, özellikle ilk aylarda, Janset’in başını yukarıda tutmaya çalıştım. Emzirme yastığı kullanmadım. Başını kolumla destekledim, poposu ve bacakları daha aşağıda kaldı. Uyursa da o şekilde uyuttum. 
  • Kolik yüzünden mümkün olduğunca kucağımda uyutmuştum. Bu, reflü için de iyi geldi. Başı yukarıda uyudukça rahat etti. 


Son adım: Kolik

Gaz ve reflü çözülse de, hâlâ arta kalan sebepsiz ağlamalarımız oluyordu. Bunların önüne geçmek için internetteki önerileri yaptım. Çoğu işe yarıyor. 
  • Ayakta sallayarak uyutma. Başlarda “ayakta sallamaya alıştırmayacağım” demiştim. Neden dediysem :)  kolik olunca salladık. İyi de geldi. Reflüsü için zarar verdi ama başka türlü susmuyordu. Ayağımda sallarken bazen lamba ile konuşuyordu. Ona dertlerini anlatıyordu. Konuşurken uyuyordu. Kolik geçince ayakta sallamayı bıraktık. Alışmadı. 
  • Saç kurutma makinası: çok yakın tutmamak gerekiyormuş. Aynı zamanda radyasyon da yayıyor. Fazla kullanmamaya çalıştıysam da çok kere kurtarıcım oldu. Sese odaklanıyor ve susuyor. Susunca düzgün nefes alıyor ve uykusu gelince uyuyor. Süpürge kullanmadık. Sağlıksız bir çözüm olurdu. 
  • Kolik müziği. Bir daha duymak istemiyorum! Youtube’da var, 16 dakikalım bir video. Videosu iğrenç. Görüntüyü kapatıp dinletiyorduk. Yüksek sesle dinletmek gerekiyor. Korkmayın, bebeğe zarar vermiyor. O frekans yüksek seste etkili.3-4 kez dinliyor, o arada ağlaması kesiliyor, ve uyuyordu. O müzikten nefret ediyorum nefret nefret nefret. (Buzuki Orhan’ın da kolik cd’si var ama o bu kadar etkili değil.) 
  • Ortam değişikliği. Odadan odaya geçiyorduk. Dikkatini dağıtmak için. Kışa denk geldiği için akşam akşam dışarı çıkaramıyorduk ama evin içinde yer değiştiriyorduk. 
  • Karın elde taşıma. Bebek yüzüstü, eliyle karnından tutuyoruz ve koridorda yürüyoruz. Biraz hoplatarak yürüyünce daha bir hoşlanıyordu sanki. Bir süre susuyordu. Bunu Gülşah’tan öğrendim. Karnının üstüne ağırlık vererek durmak onu rahatlatıyor. 
  • Partnerler arası değiş tokuş yapıyorduk. 2 saat ben ilgilendiysem 2 saat Özgür ilgileniyor, bazen anneme paslıyoruz falan. İnsanın sinirleri yıpranıyor. “e hadi artık kapa gözlerini” diye bebeğe sesim yükseliyordu. Halbuki bebeğin ne suçu var ki… o da isteyerek yapmıyor. Yazık… 2 saat sallamanın sonunda insan farkında olmadan bu noktaya gelebiliyor, mola vermek lazım. 
  • Üçüncü ayda koliğin tamamen geçeceğini bilmek lazım. Umut, fakirin ekmeğidir  :)

No comments:

Post a Comment